Modern yaşam inanılmaz kolaylıklar kattı hayatımıza. Teknolojiyi akıllı kullanarak kendimize daha çok vakit ayırabilmek, çok daha hızlı ilerleyebilmek mümkün. Isınmak, serinlemek, bir yerden bir yere ulaşmak, bilgi almak, bilgi aktarmak, çizmek, planlamak, uçmak… İnternet ağı, belki de bu çağın henüz konulmamış adı. … Fakat “hissiyatın” bu ağların bile ötesinde ve üstünde bin yılların, on binlerce yılların DNA’mıza işlediği bilginin yoğunluğu ve şaşmaz doğruluğu …
Yabani bir hayvan karnı ağrıyor ise hangi otu yiyeceğini bilir. Hamileyken hangi meyveyi yemesi gerektiğini, doğum arkası hangi kökü çiğnemesi gerektiğini de bilir. Maymunlar bitkileri ezip merhem yapar, yaralarına sürer. Arılar, peteklerde bakteri oluşmaması için propolisi her eteğe tam da gerektiği miktarda katar. Doğa, binlerce yıldır canlılarla uyum içinde değişip dönüşmüştür. Kodlar her canlıya işlenmiştir. “İçimizdeki ses” denir ya hani, o ses hep bilir.
Doğru yaşamak, doğru düşünmek, doğru eğitmek… “Beslenme gelenekseldir”. Tarım, tarif, pişirme teknikleri, içerikler… Her biri için… İsviçre’de yazılmış diyet İsviçre’de çalışan bir diyettir. Orta Amerika’nın çok faydalı meyvesi, Orta Amerikalının çok faydalı meyvesidir. Ihlamur kışın iyidir ama Alman malı hapı – tableti değil kendisi, doğanın verdiği ölçü ile iyidir…
Doğa her şeyin çaresi midir? Evet, çaresidir. Modern tıbbın, ilaç sanayisinin hemen hemen bütün çözümleri, bütün ham maddeleri doğadan gelir. Doğru okumalardan, doğru araştırmalardan, koşulsuz bilimden, doğru ölçülemelerden ve doğru bir dengeden süzülüp verilir.
Kuzey Avrupa’da; olur da üşütür hastalanır, gözünüzü açamaz bir halde doktorun karşısına çıkarsanız size yazacağı tek reçete çoğunlukla basit bir çorba tarifidir. İlaçlara kolay kolay başvurulmaz. Hastalık çok büyük, çok ciddi değil ise basit, doğal yöntemler ile “basitçe” çözülür. Amerika’da tersidir, ilaçlar öndedir, bizde de öyledir. Burnunuz bile aksa, elinize en az üç ilaç verilir. Bunu vermeyen, “Çorba iç” deyip hastasını gönderen doktor ise çoklukla “Aman, bir şey bilmiyor” diye eleştirilir. Antibiyotik yazmadığı için darp edilen doktor haberi medyada ayda bir kez çıkıyorsa hastanelerde bu olaylar hemen her gün en az beş kez yaşanır.
Asıl konu: Doğadaki tedavi. Doğanın hastalığa sunduğu çare ya da… Geneli ampirik bilgilerdir. Herkesçe az ya da çok, bilinir. Bilinmese dahi çok güçlü biçimde sezilir. İşte orada da, tıp doktorları bu konuya soğuk baktığında, hastanın sezisi ile doktorun yaklaşımı arasında bir boşluk doğar. Hasta doktoruna güvenmez, çareyi kendince arar. Hasta psikolojisi çok başka bir şey maalesef. Modern tıp çare sunamadığında umut arayışı baskın duygu oluyor.
…ve tehlikeli.
O halde bir denge…
Ihlamur da, bal da, ada çayı da birbirinden iyi, birbirinden tedavi edicidir. Fakat bu çok basit üçlünün bile aşırı tüketilmesi toksik etkilidir. Her şeyin dozu, yeri, gerekliliği, gerekmezliği vardır.
Kombucha… Bir mantarın, siyah çayın içinde mayalanması olarak özetlenebilir. Faydalı mıdır? Evet. Ama iklim sıcak ise, bunu evde hazırlamak tehlikelidir. Bakteri yuvalanması için çok uygun bir ortam oluşur çünkü. Ev atölyeciliğinin bir parçası olabilecek kadar basit değildir. Dahası, mide asidi probleminiz varsa, ülseriniz varsa sizi iyi etmediği gibi daha da kötü edebilir. Abartılı mucize tanıtımlarına cevap verecek bir terkip ise asla değildir. Doğru yerde, dev hayallere saplanmadan kullanıldığında iyidir. Bunun ötesinde ise sukut-ı hayaldir.
Fermente ürünler. İyi midir? Evet. Ama yapıldıkları sebze tarım ilacı almış bir sebze ise laktobasillerin ölmesi ufak bir nüanstır. Üstüne üstlük fermente edilmiş bol bulamaç tarım ilacına gark olma ihtimaliniz vardır. Emin olduğunuz sebzeyi alıp evinizde siz yapın. Kesinlikle hazır almayın. Araştırın ve hep danışın…
Likopen. İyidir. Önemlidir. Ancak doğal toprakta, kaynak suyu ile yetişmiş iyi domatesin likopeni iyidir. Likopenden yarar sağlayacağım diye bol hormon, kimyasal madde, böcek ilacı alıyorsanız bu da sukut-ı hayaldir.
Bir diğer, daha ciddi konu: Ters etkileşimler.
Isırgan otu örneğin. Gerçekten şifalıdır. Hele tohumlarını ezip bal ile yapabileceğiniz merhemi çok etkilidir. Fakat bu mucizevi bitki pek çok ilaç ile, özellikle de kemoterapi protokolleri ile ters etkileşim gösterir. Büyük sıkıntılar yaratabilir.
Bitkisel östrojenler. Yine iyidir. Özellikle soyadan yapılanlar, azalan östrojeni dengeler. Fakat bu da mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır. Tiroit fonksiyonlarını bozma ihtimali hiç de az değildir. Tahlillerin sıklıkla yapılması gerekir.
Sarı kantaron. Evet, gerçekten çok iyidir. Antidepresandır. Özellikleri, inanılmazdır. Fakat normal kullanım dozunu (bir çay kaşığı / günde) aşmadığınız sürece fayda görürsünüz. Abartırsanız özellikle reçeteli antidepresan ilaçlar ile ters etkileşime geçer. Ya da doğum kontrol tabletleri ile birlikte kullanılmaz, hamile ve emziren kadınlarda kullanılmaz. …
Ginseng. Enerji verici ve stres gidericidir. Etkin enerji yükselticidir, adaptojenlerin en iyisidir. Fakat kalp ilacı kullanıyorsanız, aritmi varsa, insülin kullanıyorsanız bundan tamamen uzak durmalısınız.
“Bitkiseldir, zararı olmaz” kabulü, çok ama çok tehlikeli bir kabul. Bunu biz, tıp doktorları dışında kalan kocaman küme, aşmak zorundayız. Her ne kullanıyor isek bunun etkilerini, yan etkilerini, faydalarını, zararlarını çok iyi bilmek, tartmak zorundayız.
Tıbbın mantığında hasta olduktan sonra tedavi etmek olduğu kadar, hasta olmadan önce “korumak” da var. Çin İmparatorluğu’nun yazılı kayıtları; ailelerin bugünkü aile hekimliğine benzer biçimde doktorlara bağlandığını, doktorların aile sağlıklı iken imparatorluktan maaş aldıklarını, ailede hastalık olduğunda bu maaşın kesildiğini söylüyor. Olağanüstü bir mantık…