Yaşamın olduğu yer birçoğumuzun bildiği gibi beyinde ve hatta beyin zarındadır. Tabi şimdilik bildiğimiz…
‘Birçoğumuzun bildiği gibi’deki birçokları bunu sadece bilir, düşünür, görür. Kalanlar ise bunu yaşar, bununla yaşar. Yaşamın beyinde var olması temel bir öğretim, eğitim değil gözlem, algı ve farkındalık sonucudur. Peki niçin birileri sadece beş duyusuyla zamanda yol alırken (alıyormu veriyormu bilinmez) diğerleri zaman-mekan ilişkisini beyin zarında bulur.
Burada hayatı büyük bir paranteze alıp insanın varsayan, öngören, farzeden, zanneden bir canlı olduğunu ki bunları bilmeden yapan olduğunu da unutmayalım. Öngörmek ve varsaymak pozitif sonuçlar ve esneklik sağlarken zannetmek insanı muhafazakar, katı ve dar alanda kısa paslaşılan bir mekana oturtur. İstasyonda bekleyen tren gibi…
Dünya üzerinde, yaşayan bütün kültürlerde farklı işletim sistemleri zamanın içine bırakılmış bizlere dikte edilir. Eğitim, öğretim adları altında. Belli bir noktadan bakıldığında aslında tek tip insanlara dönüldüğü ama bunun birkaç başlıktaki tek tipler olduğu görülebilir. En yakın örneklerden biri moda ya da kıyafet olabilir. İş adamlarının kıyafetlerini düşünün. İşadamı tatil günlerinde ne giyer mesela… Statüsü (parası) yüksek olanın belirleyeceği bir tek tiplik. Pek (maalesef) özgürlüğün anlamını kavramadan herşeye isyan eden gençler ne giyer, Rocker’lar ne giyer. Burada yalnızlıkçı aidiyet cevabı da çıkabilir. Yani adam yalnızlıktan korktuğu için, dışlanmamak için tek tipe giriyor diyebiliriz. Soru tam da bu işe: Zaten yalnız değilmiyiz, yaşam beynin ön tarafındaki zardaki mekanda zamanlanmıyor mu? Tersinden de gelelim; niçin çoğu insan sistemin içinde ve gördüklerini gerçeklik diye yorumlarken diğer çoğu -ki doğu kültürlerinden çıkmış fikirlerle- yaşamın beyinde geçtiğini yorumluyor?
Genel olarak sistem kendisini tekrar eden, hep aynı şeyleri yapan insanlar üretip kendi istediği kadar ilerletir. Tesla’nın (engellenmesi) hayatı gibi. Aynı zamanda bunu zorunlu kılıp yalnızlık ve yoklukla disiplini sağlar.
Testin sonucuna (şimdilik) baktığımızda doğru-yanlış ikilemine düşmemek gerek çünkü önemli olan denge.
Diğer bir açıdan sistem insanı amatör bir yaşama zorlarken, geçmişten gelen doğu kültürleri kaynaklı pek çok yapı hiçbiri tam olmasa da insanı profesyonel bir yaşama yönlendirir. Amatör yaşamın soruları daha çok “bende onlar gibi olabilecekmiyim?” tadındayken profesyonel yaşamda “ben neyim” ağırlıktadır. Amatör yaşam sonuçlarla uğraşırken profesyonel yaşam süreci yaşar. Bu yaşam için çok önemlidir cünkü süreç birçok farklı yaşam, zaman, mekan oluştururken sonuç ölümdür.