İnsanlık bunu hep sezmiştir… Hislerin makamı vücudun tam merkezindedir… Orada,
midede, heyecandan “kelebekler uçuşur”, öfke mideye “vurur”.
New York Columbia Üniversitesi Anatomi ve Hücre Biyoloji Bölüm Başkanı nöro bilimci Michael Gershon, bunun sebebini bağırsaklardaki ‘‘beyin” olarak tanımlıyor. Bilim ve toplum tarafından tabu kabul edilen ve çirkin gorülen bağırsaklar, yüz milyonlarca sinir hücresi tarafından çevrilmiş olup omurgadan daha fazla nörona sahiptir. Nöro bilimcilerin keşfine göre, bu “ikinci beyin” neredeyse kafadaki beynin bir ikizi; hücre tipi, etken maddeleri ve reseptörleri ile kafadaki beynin birebir aynısıdır.
İnsanın sindirim sistemi, yüz milyon sinir hücresi ile çevrilmiştir. Bu ikinci beyin ne işe yarıyor? Düşünüyor ve hissediyor mu? Hatırlıyor mu?
En son araştırmalar, sindirim sistemi ile ruhsal süreçlerin, düşünüldüğünden çok daha
sıkı bir biçimde birbirine bağlı olduğunu gösteriyor. 62 yaşındaki Gershon,bağırsaktaki
beynin sevinç ve üzüntüde çok büyük rol oynadığını, fakat insanların çok azının onun
varlığından haberdar olduğunu söylüyor. Gershon “İkinci beyin”i keşfetmediğini,
ancak birçok kişinin yardımı ile onu yeniden bulduğunu söylüyor. Çünkü Gershon’un
uzmanlık alanı olan nörogastroenteroloji yüzyıldan fazla bir geçmişe sahip….
19. Yüzyılın ortalarında Dr. Leopold Auerbach, bir bağırsaktan parçacık aldı ve bunu basit bir mikroskopla incelediği zaman onu hayrete düşürecek bir olayla karşılaştı. Bağırsakların duvarında, iki katmanlı, sinir hücrelerinden oluşan bir iletişim ağı mevcuttu. Bu ağ, incecik olup iki kas tabakası arasına gizlenmişti.Dr. Auerbach, mikroskobundan baktığı zaman aslında insanın iç evreninin hükümdarının izini bulduğundan hiç haberi yoktu. Bağırsaklar, sindirim sisteminin kumanda merkezi olup sadece besleyici maddelerin birleşimi, tuz oranı ve su miktarı gibi kaba değerleri analiz etmekle kalmaz, besin emilimi ve dışkılama mekanizmasının yanında sempatik ve parasempatik sinir iletim maddelerinin, uyarıcı hormonların ve koruyucu salgıların hassas dengesini de kontrol eder. 75 yıllık yaşam süresince 30 ton gıda ve 50 bin litre sıvıdan fazlası bağırsaklardan geçer. Gershon, bağırsakların yanında, kalbin adi bir pompa olduğunu düşünüyor. Bağırsaktaki beyin, yüksek zekâsı ile verimliliği belirliyor. Milyonlarca zehir ve tehlikenin hakkından ustaca geliyor. Bağırsaklardaki kumanda merkezi, en azılı düşmanlara karşı savaşıyor. Hergün, dışarıdan aldığımız ve bir nevi bizimle birlikte yaşayan, milyonlarcası sindirim sistemimizde ikamet eden mikroorganizmaların, kendi organizmamız içine sızmasını önlüyor. Bağırsaklar vücudun en büyük organıdır ve savunmahücrelerinin % 70’i burada bulunur.
Bağırsağın iç yapısında bulunan gaita salyası ve mayalama basilinden oluşan ılık sıvı karışımı, çok tehlikeli bir bakteri ve mantar cennetidir. İçimizde, aşağı yukarı 500 tür ölümcül canlı barınmaktadır. Dışkının yarısı ölmüş bakterilerden oluşur. Bu ölmüş bakteriler, organizmamızın en etkilisavunma hattı olan bağırsak duvarları sayesinde bizden uzak tutulur. Bağırsaklarda bulunan savunma hücrelerinin büyük bir
bölümünün bağırsak beyin ile beyine doğrudan bağlantısı vardır. Hücreleri iyi ve kötü diye ayırt etmeyi öğrenirler, bu öğrenilen bilgi hafızalarına kaydedilir ve gerektiği anda yine etkinleştirilir.
Bu işlemlerin çoğu, birinci beyinden tamamen bağımsız çalışır. Vücuda zehir girdiği zaman bağırsaktaki ikinci beyin tehlikeyi ‘ilk’ olarak “hisseder” ve kafadaki birinci beyine tehlike sinyalleri gönderir, çünkü tehlike anında kafadaki beyin hazır olmalı, kişi midesinin ne durumda olduğunun bilincinde olup plana göre davranmalı, kusma, kramp ve ishal şeklinde tepki vermelidir.
İngiliz doktorlar Londra`daki laboratuarlarında uyuşturulmuş bir köpeğin karnını açtılar ve hareket eden bir bağırsak boğumunu dışarı çıkarttılar. Köpek ile halen bağlantılı olan bu bağırsak parçası, tek tip davranış gösteriyordu. Bilim adamları,
çıkardıkları parça üzerinde baskı uyguladıklarında ise bağırsak boğumu dalga halinde kasılma hareketiyapıyordu. Bu hareket sırasında, bağırsağın içeri bir yöne doğru, her zaman ağızdan makata doğru devam ettigini gördüler. İkili, bu fenomene “Bağırsakların Kanunu” adını verdi.Bu fenomene, “peristaltik refleks” de denir. Bu, sindirim sistemi için yaşamsal bir fonksiyondur.
Bir yemek topağı, bir bağırsak bölümünü genişlettiği zaman, harekete duyarlı olan mukoza,faaliyete geçer. Bu hücreler, mesajların iletilmesini sağlayan ve kimyasal bir madde olan nörotransmitteri salgılar. Bunlar, bağırsak iç duvarlarında bulunan “submukozal sensorik nöronlar” diye bilinen diğer sinir hücrelerini uyarır. Uyarılan bu sinir hücreleri, çok çeşitli iletişim maddeleri vasıtası ile kas hücrelerine yavaşlatıcı ve harekete geçirici sinyaller gönderir. Bunun sonucu olarak peristaltik refleks yani dalgasal hareketler meydana gelir.
Her iki beyin arasında, hücre biyolojisi bakımından hayret verici bir benzerlik vardır. Kafatasındaki birinci beyin gibi bağırsaklarda yer alan ikinci beyin de hassas bir idare merkezidir.
İkinci beyin, düşünce organımız olan birinci beynimiz ve psikolojik durumumuza etki eden dopamine, opiat gibi psiko-aktif maddelerin kaynağıdır. Bağırsakların anatomik kıvrımlı yapısı bile beyindeki kıvrımları çağrıştırmaktadır. Bağırsaklarda emilimi yapılan besinlerin sevkini mümkün kılmak için birkaç durdurucu ve hareket ettirici sinyallerle ardı ardına uyarım yapılıyor.İkinci beyin, oldukça duyarlı ve son derece hassas bir dengeden sorumludur. Durdurucu sistem fazla aktif olursa, bağırsaklar o kadar gevşer ki, bağırsak felç olur, bunun sonucunda kabızlık meydana gelir. Eğer hareket ettirici sistem çok fazla aktif olursa, sevkiyat çok çabuk gerçekleşir ve ishal meydana gelir.
Posted by fihrist « ycs on 10 Ekim 2011 at 14:09
[…] *ikinci beyin 6.11 […]