Vücudumuzun yaklaşık üçte ikisi sudan oluşur. Neredeyse her 18 gram suyun içinde 16 gram oksijen atomu (O) bulunur. Oksijen sadece vücudumuzdaki suda değil, proteinler gibi başka moleküllerin yapısında da var olduğu için vücudumuzda %65’lik oranıyla kütlece en çok oksijen bulunur.
2.Karbonhidrat, protein ve yağ moleküllerinin yapısında çokça rastlanılan karbon atomu (C) %18’lik oranıyla oksijenden sonra vücudumuzda kütlece en çok bulunan element.
3.Sıralamadaki üçüncü element ise vücut sıvılarının, proteinlerin, dokuların ve kemiklerin yapısında bulunan hidrojen (H). Hidrojenin vücudumuzdaki kütlece oranı yaklaşık %10.
4.Daha çok DNA ve proteinlerin yapısında görülen azot (N) dördüncü sırada.
5.Kemiklerimizde ve dişlerimizde bulunan kalsiyum (Ca) ise vücudumuzda kütlece en çok bulunan beşinci element.
6.DNA ve kemiklerde bulunan fosfor (P) sıralamada altıncı.
Bu altı element vücut kütlemizin yaklaşık %99’unu oluşturur. Geri kalan %1’lik kısımda ise içlerinde potasyum (K), kükürt (S) ve sodyumun (Na) daha baskın olduğu 50’den fazla element bulunur.
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur Böbrekler atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile Tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde ağız kuruluğu halsizlik tansiyon düşüklüğü çarpıntı ve şok görülebilir.Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de su zehirlenmesi olarak adlandırılan adale kasılmaları çırpınmalar şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Bu mineral sinir ve kas fonksiyonlarının devamı için çok önemlidir. Asıl görevi sıvı pompalanmasını sağlamak ve gıdaların hücre zarından geçişini sağlamaktır. Bol miktarda sodyum yüksek kan basıncına katkıda bulunur.
Eczacılık, tarım ve fotoğrafçılık alanlarında sıkça kullanılır. Sokak aydınlatmalarında, pillerde, cam yapımında ve sofra tuzu (NaCl) eldesinde kullanılan önemli bir bileşendir. Sıvı sodyum, nükleer santrallerde soğutucu görevinde de kullanılmaktadır. Dünya kabuğunun %2.6’sını oluşturan sodyum, dünyada en bol bulunan altıncı elementtir ve alkali metaller arasında da en bol bulunanıdır. Buna karşın, doğada element halinde rastlanmaz ve kuru sodyum kloridin (NaCl) elektrolizi yoluyla elde edilir. Metal hali, esterlerin (oksijenli asitler ve alkollerin tepkimesi sonucu oluşan maddeler) ve çeşitli organik bileşiklerin eldesi için önemlidir. Çeşitli alaşımların yapılarının kuvvetlendiril mesinde ve dökme metallerin saflaştırılmasında kullanılır. NaK alaşımı, önemli bir ısı ileticisidir. Sodyum elementinin diğer önemli bileşikleriyse soda külü (Na2CO3), kabartma tozu (NaHCO3) ve sodyum nitrattır (NaNO3).
Potasyum
Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlike yaratacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması böbrek hastalığı ciddi yanıklar kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir. Hayati minerallerden biridir. Vücuttaki potasyumun %98’i hücre duvarlarının içinde bulunur. Potasyum, sodyumla birlikte vücuttaki su dengesinin sağlanmasına yardımcı olur ve gıdaların hücre içine geçişini sağlar. Potasyumun önemli görevlerinden biri de sinir sistemindeki mesajları iletmesidir. Beyne oksijenin gönderilmesi beyin için önemlidir. Her gün bu mineral vücutta kullanılır ve tekrar yeri doldurulur. Kalbimiz ve vücuttaki diğer kaslarımızın sağlıklı yapısını koruması potasyuma bağlıdır. Fazla şeker, diüretikler, laksatifler, fazla tuz, alkol ve stres bu mineralle birlikte vücuttan atılır.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde dilde dudaklarda parmaklarda duyu değişiklikleri kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır.Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali genellikle paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir Hafif dereceli yükselmeler fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü böbrek kireçlenmesi kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir. Sağlıklı vücut yapısı için gerekli önemli minerallerden biridir. Bu mineral büyük oranda vücudumuzdaki kemiklerde bulunur. Eksikliği yüksek oranlara vardığında diş ve sırtta ağrılar, kemiklerde zayıflama, çatlama ve kolay kırılma görülür. Vücuttaki kalsiyum miktarı sadece kemikler için önemli değildir. Aynı zamanda vücuttaki bütün fonksiyonlarda görev alır.
Özellikle vücuttaki demirin kullanımı ve alınan gıdaların hücre zarından geçebilmesi için gerekli olan bir mineraldir. Stres, egzersiz yetersizliği, aspirin, mineral yağ, fazla yağ alımı ve diğer faktörler nedeniyle vücuttaki kalsiyum miktarı azalır.
Toryum, uranyum ve zirkonyum gibi metallerin hazırlanmasında ve çeşitli alaşımların eldesinde kullanılır. Sıvı yağların dehidrasyonunda da kalsiyumdan yararlanılır. Canlıların kemik, diş, kabuk ve benzeri dış iskelet yapılarında yer alır. Bitkilerin bünyesinde de bulunur. Dünya kabuğundaki en bol beşinci element olması karşın, çok reaktif olması nedeniyle asla element halinde bulunmaz. Kireçtaşı, jips ve floritin yapısında da vardır.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek paratiroid bezi ve Hormon düzensizliklerinde vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olurKronik açlıklar bağırsaklardaki emilim bozuklukları Alkolizm devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar kas güçsüzlüğü kas hücresi yıkımı beyin fonksiyonlarında bozulma koma ve hatta ölüm bile görülebilir. Sadece fizyolojik kimyasal reaksiyonlarda yer almakla kalmaz, aynı zamanda vücuttaki bütün hücrelerde bulunur. Normal kemik ve diş yapısı, kalp düzeni ve normal böbrek fonksiyonları için gereklidir. Vitamin D ve Kalsiyum; Fosfor’un işlevini sürdürmesine yardımcı olur. .
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan Magnezyum bulunur. Eksikliğinde iştahsızlık bulantı kusma uyuklama güçsüzlük titreme kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür.Yüksekliği böbrek yetersizliği olan hastalarda sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur kalp elektrosunda bozukluklar görülür solunum ve dolaşım aksar şok ve hatta ölüm bile görülebilir. Sinir sisteminin ve kasların gevşemesini sağlayan mineraldir. Sakinleşmeye yardımcı olduğu için ” Anti-stres Minerali ” olarak bilinir. Magnezyum kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesinde önemli bir rol alır. Bu hayati mineral vücudumuzun Vitamin C, kalsiyum, fosfor, sodyum ve potasyum’u daha etkili bir şekilde kullanabilmesi için gereklidir. Magnezyum sağlıklı dişler ve sindirim sisteminin rahatlığı için gereklidir.
Fotoğraf makinelerinin gövde ve flaş kaplamalarında, işaret fişeklerinde ve yangın bombaları başta olmak üzere pirotekni alanında yoğun olarak kullanılır. Alüminyumdan üçte bir oranında daha hafif olması nedeniyle, alaşımlarından uçak ve füze yapımında faydalanılır. Eczacılık alanında önem taşıyan bileşikleri de vardır. İtici özellikteki bileşiklerin yapısına katılır. Döküm demir yapımında ve uranyum başta olmak üzere çeşitli metallerin tuzlarından saflaştırılması işleminde kullanılır. Şömine tuğlalarının, aydınlatma ampullerinin, renk maddelerinin ve filtrelerin yapımında da yeri vardır. Yeşil bitkilerde bulunan klorofil yapısında da yer alır.
Eser Elementler
Sodyum potasyum fosfor magnezyum ve kalsiyum gibi vücutta bol bulunan elementlerden başka çok düşük miktarlarda bulunmasına rağmen çok önemli görevler yapan maddeler de vardır;
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45 kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun %60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde %10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde %15-30 kadarı da karaciğer dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır En önemli demir kaynağı et karaciğer ve dalak gibi gıdalardır.Gıdalarla az alınması sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse karaciğer sirozu şeker hastalığı ciltte bronz rengi kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir. Vücut için gerekli esansiyel minerallerden biridir. Hemoglobin (kırmızı kan hücresi), miyoglobin (kas pigmenti) ve enzim üretimi için gereklidir. Demir vücutta büyümeye yardım eder, yorgunluğa karşı ve hastalıklardan korunmada kullanılır. Demir özellikle kadınlar için daha önemlidir. Çünkü kadınlar 1 ay içinde erkeklerin kaybettiklerinden 2 kat daha çok miktarda demir kaybederler. Bugün demir kadınlarda eksikliği en çok görülen mineraldir. Ayrıca demir, vücuttaki B-grubu vitaminlerinin kullanımını arttırır.
İyot
Vücuttaki iyodun %80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı Deniz ürünleridir. Denizden uzak deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun yaratabilmesi için alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir. Tiroid bezlerinin içeriğinde yer alır. Tiroid ve tiroid kontrol mekanizmasında, zihinsel fonksiyonlarda, enerji ve kilo almada önemli bir rol oynar. Eksikliğinde guatr hastalığı başgösterir.
Çinko
İnsan vücudunda toplam olarak 1-2.5 gram çinko bulunur. Kemiklerde dişlerde saçta deride kaslarda testislerde ve karaciğerde depolanmış haldedir. Toprak yiyenlerde bağırsak paraziti olanlarda ve devamlı olarak lifli besinleri çok bol tüketenlerde çinko eksikliği görülebilir. Eksikliği özellikle gelişme çağındaki çocuklar için önem taşır. Yeterli çinko alamayanlarda gelişme bozukluğu saç deri ve tırnak sorunları görülür. İleri boyutlu eksikliklerde çocukların cinsel gelişmesi de aksar. Bu esansiyel mineral vücutta her şey için gereklidir. Vücudun sağlıklı bir yapıda tutulması için her şeyi harekete geçiren bir kıvılcım gibi çalışır. Vücuttaki pek çok fonksiyonda görev alır. RNA ve DNA oluşumu ve proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için çok önemlidir. Vücuttaki her hücrede Çinko vardır. Zihinsel fonksiyonlarda, vücudun kendi kendini iyileştirmesi ve yenilemesi gereken durumlarda, kanın stabilizasyonunda, vücuttaki alkali dengesinin muhafazasında önemli roller üstlenir. Bu mineralin varlığına ihtiyaç duyan organlar; kalp, beyin ve üreme sistemidir. Yemeklerin pişirilme yöntemleri, stres, alkol alımı ve diğer faktörlerle vücuttaki çinko oranı azalır.
Fluor
Kemiklerin ve dişin yapısındaki önemli maddelerdendir. Çay ve deniz balıklarında bol miktarda bulunursa da en önemli kaynak içme sularıdır. İçme sularına fluor katılması o suyu içen toplulukta diş çürüğü ihtimalini büyük oranda ortadan kaldırır. Fluor alınması aynı zamanda osteoporoz denilen kemik zayıflaması hastalığını da önleyici ve tedavi edici etki yaratacaktır. Gereğinden fazla alındığında da zarar verebilir. Kalıcı dişler üzerinde sarı-kahverengi lekeler ortaya çıkar ve diş minesi bu bölgelerde tahrip olmaya başlar. aşırı fluor yüklenmesi kemiklerde de normal dışı gelişmeler ve eklemlerde çarpılmalar gibi belirtiler ortaya çıkarır.
Flor ve bileşikleri, uranyum başta olmak üzere, çok sayıda ticari kimyasalın üretiminde kullanılır. Hidroflorik asit, aydınlatma ampullerinin camları üzerine yazı yazılması işleminde kullanılırken; son yıllarda ozon tabakası üzerindeki zararlı etkilerinden dolayı üretimi ve kullanımı sınırlandırılmaya çalışılan kloroflorokarbon gazları (CFC) havalandır ma ve soğutma aygıtlarında kullanılır. Teflon içeriğinde de flor yer alır. Diş macunları içeriğinde bulunan florit, belirli bir oranın altında olduğu sürece, diş çürüklerinin oluşumu nu önler. Element halindeki flor, yüksek özgül itici gücü nedeniyle, roketlerde itici kuvvet sağlamak amacıyla denenmektedir.
Bakır
Normal bir erişkin insanda 100-150 mg. kadar Bakır bulunur. Bunun %90 kadarı kas kemik ve karaciğerde depolanmış haldedir. İleri derecede beslenme ve bağırsakta emilme bozukluğu olanlarda bakır eksikliği görülebilir. Bu durumda Kansızlık cilt ve kemik kusurları ve zeka gelişme bozuklukları görülür. Karaciğerde depolanan önemli minerallerden biridir. Vücut dokusunun yeniden oluşması için gereklidir. . Hemoglobine bağlı demirin korunması ve C vitamininin kullanımı için gereklidir. Beyin sinirlerimiz ve bağ dokusu için bakır miktarı önemlidir. Bakırın da fazlası zehirleyicidir. 15 mg.dan daha fazla elementel bakır yutulması halinde bulantı kusma ishal karın ağrısı yaygın kas ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkar. Zihinsel kusurlar ile koma ve ölüm de görülebilir.
Kobalt
B 12 vitamininin yapısına katılır. Eksikliği bir çeşit kansızlık yapar. Kobalt eksikliği bulunanların kansızlık amacıyla kulanılan ilaçlarına mutlaka kobalt katılmalıdır. Ancak kobalt tedavisi bu zehirli bir madde olduğu için çok dikkatle sürdürülmelidir. Aşırı miktarlar özellikle çocuklarda tiroid eksikliği ve kalp yetersizliği gibi tehlikeli durumların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Krom
Kromdan zengin bir madde olan bira mayası kullananlarda kolesterol ve trigliserit gibi kan yağlarında düşme şeker toleransında düzelme görülmektedir. Şeker hastalarında ise insülin ihtiyacı azalmaktadır. Ani kilo kaybı sinir uçları tahrişi ve şeker toleransı bozukluğu olanların tedavisinde en etkili madde kromdur. Vücuttaki basit şekerin parçalanmasında rol oynar. İnsülin oluşumuna, kandaki şeker ve kolesterol düzeyinin kontrolüne yardım eder. Krom; vücuttaki enzim ve hormonlar için çok önemlidir.
Selenyum
E vitamini ile birlikte antioksidan bir madde olarak tanınır. Böylece hücre yıkımını yavaşlatmak gibi bir etkiye sahip olur. Selenyumdan eksik beslenmenin çok uzun süreler devam etmesi vücuttaki selenyumun da azalmasına neden olur. Özellikle Çin’in bazı bölgelerinde çocukluk döneminde görülen kalp kası hastalıklarının nedeni selenyum eksikliğidir. Daha düşük boyutlu selenyum eksikliğinde tırnak yatağında beyazlanma kaslarda ağrı ve hassasiyet görülür. Selenyumun da aşırısı zarar verir. Özellikle hücre yaşlanmasını yavaşlatıcı etkisinin belirlenmesinden sonra selenyum haplarını gereğinden fazla kullanan kişilerde zehirlenme belirtileri görülebilmektedir. Aşırı selenyum alındığı hallerde saç ve tırnak dökülmeleri deri döküntüleri ve polinevrit denilen sinir rahatsızlığı ortaya çıkar.
Manganez
Kemiklerin ve bir çok enzimin yapısına giren manganez kepekli tahıllarda yeşil yapraklı sebzelerde ve çayda bol miktarda bulunur. Deney amacıyla manganezden arıtılmış bir beslenmeye giren kişide kilo kaybı bulantı kusma deri tahrişi saç uzamasında yavaşlama ve saç renginde beyazlaşma görülmüş.
Manganez zehirlenmesi ise beslenme ile fazla manganez alınmasıyla oluşmaz. Nadiren manganez üretimde çalışan kişilerde ortaya çıkabilir ve Parkinson hastalığı benzeri sinir sistemi belirtileri ortaya çıkarır.
Molibden
Çok uzun süre sadece damardan beslenmek zorunda kalınılan bir hastada molibden eksikliği görülmüş. Bu hastada çok hızlı bir nabız hızlı solunum gece körlüğü görme bozukluğu aşırı uyarılma ve koma ortaya çıkmış. Ancak bu durumun çok seyrek olduğunu da bilmek gerekir.
Silisyum
Hayvan deneylerinde Silisyum eksikliği gelişme geriliği kemik kıkırdak ve bağ dokusu bozukluklarına neden olmaktadır. Ancak şu ana kadar insanlarda silisyum eksikliği ile ilgili bir tesbit yapılamamıştır. Fazlalığı ise magnezyum trisilikat yapısında olan antiasitleri mide rahatsızlığı nedeniyle uzun yıllar boyunca kullanan kişilerde görülür. Bu kişilerde silikat yapısında olan böbrek taşlarına sık rastlanılmaktadır.
Silisyum ya da silikon, kullanım alanı en geniş olan elementlerden biridir. Kum ve kil formu, beton ve tuğla yapımında kullanılır. Yüksek sıcaklıklarda çalışma koşullarına çok dayanıklı bir elementtir. Silikat formuysa, mine, emaye ve çanak-çömlek yapımında önemlidir. Çeliğin bileşimine de katılır. Kusursuz mekanik, optik, termal ve elektriksel özellikler taşıyan en ucuz madde olan kum halindeki silika, camın da esas bileşenidir. Aşırı saf silisyum, bor, galyum, fosfor ya da arsenik ile güçlendirildiğinde; transistörler, güneş gözeleri ve doğrultucular gibi, elektronik endüstrisinde büyük önem taşıyan aygıtların yapımında kullanılan silikon karışımları elde edilir. Elektronik mikroçiplerin yapımında yarıiletken olarak kullanılır. Diatomlar ve radyolaryalar gibi omurgasızların dış iskeletlerinin yapısına katılması nedeniyle de, yaşamsal önem taşımaktadır. Bu dış iskeletler, daha sonra dibe çökerek, çeşitli kayaçların yapısına katılır. Bitkilerin ve insaniskeletinin yapısında da silisyum bulunur. Silikon karbid (SiC), bilinen en sert maddelerden biridir.
Helyum
Zeplin ve balon gibi hava taşıtlarını şişirmede kullanımıyla bilinen helyum gazı; kaynak çılıkta, germanyum ve silisyum kristallerinin yapımında, titanyum ve zirkonyum eldesinde, süpersonik rüzgar tünellerinde ve derin dalış tüplerinde de kullanılır. Ayrıca, düşük sıcaklık araştırmalarında ve nükleer enerji santrallerinde “soğutucu” olarak da önemlidir. Tüm elementler arasında, en düşük erime ve kaynama sıcaklıkları helyuma aittir. Makro ölçüde bile atomik özelliklerini göstermesi nedeniyle “kuantum sıvısı” olarak da adlandırılan ve ısı iletkenliği olağanüstü derecede yüksek olan sıvı helyum, manyetik rezonans görüntülemede (MRI) ve kanser teşhisi için MRE’de de kullanılır. Yakın zamanda, sıvı roket yakıtı sıkıştırmada da helyumdan faydalanılmaya başlandı.
Berilyum
Yüksek oranda ısı emebilme özelliği nedeniyle, hava ve uzay taşıtlarında, iletişim uydula rında, nükleer santrallerde ve füze yapımında kullanılır. Ayrıca, hafif metal alaşımlarında, x-ışını tüplerinin pencerelerinde ve saat zembereklerinin yapımında da kullanılır. Yüksek bir erime noktasına sahip olması, hafifliği ve çelikten çok daha esnek bir metal olması nedeniyle, bilgisayar parçaları yapımında, jiroskoplarda ve inşaat sektöründe sık tercih edilen bir elementtir. Berilyumun bakır alaşımı da, kaynak yapımında, elektrik bağlantılarında ve elektrotlarda kullanılır. Zümrüt ve akuamarin, berilyumun değerli kristal formlarıdır. Berilyum ve tozları, zehirli olmalarının yanında, özellikle akciğerlerde kansere yol açabilmektedirler.
Bor
Amorf bor, ayırt edici yeşil rengi için pirotekni (fişekçilik) alanında ve ateşleyici olarak roketlerde kullanılır. Tenis raketlerinin, nükleer santrallerde kullanılan regülatörlerin ve ısıya dayanıklı cam ürünlerinin yapımında da önem taşır. Borun en önemli ticari bileşiği, yalıtım amaçlı cam elyafının ve bir ağartıcı olan sodyum perboratın yapımında kullanılmaktadır. Diğer bor bileşikleri de, borosilikat camların yapımında kullanılır. Tekstil alanında önem taşıyan bir diğer bor bileşiğiyse, borik asittir. Elektriğe kaşı yalıtkan davranırken, bir metalinkine benzer ısı geçirgenliği gösteren boron nitrit bileşiği, aynı zamanda, karıştırıldığı herhangi bir maddeyi elmas sertliğine getirici özelliktedir. Titanyum ve tungsten ile birlikte kullanımı sonucunda, ağırlığı düşük ancak ısıya karşı dirençli alaşımlar elde edilir. Boron-10 izotopu, nükleer santrallerde ortamdaki nötronları hızla emerek tepkimeleri yavaşlatmak ya da durdurmak için, nükleer radyasyona karşı kalkan olarak ve nötron belirleyici aletlerde kullanılır. Yakın zamanda artrit (eklem iltihabı) tedavisinde kullanılmaya başlanan bor bileşikleri de umut vaat ediyor. Göz dezenfektanlarının bileşiminde de bor bulunuyor.
Karbon
Tüm organik bileşiklerin yapısına giren karbon, sıvı yağların dehidrasyonunda (sudan arındırılmasında), ayrıca demir ve alaşımlarının işlenmesinde kullanılır. Çelik yapımında, nükleer tepkimelerin kontrolünde, lastiklerin renklendirilmesinde, plastik sanayinde, boya pigmentlerinin eldesinde ve yağlayıcı maddelerin yapımında da bu elementten yararlanılır. Kurşun kalemlerde kullanılan grafit formu ve elmas formu, karbon elementinin iki önemli allotropudur. Karbon-14 izotopu da, radyoaktif yaş tayininde kullanılır. Karbonun “fulleren” denen küre biçimli ya da “nanotüp” denen silindir biçimli molekülleri de, son yıllarda özellikle elektronik ve nanoteknoloji alanlarında devrimsel ilerlemeler sağlamaktadır.
Azot
Standart sıcaklık ve basınç altında son derece kararlı olan ve atmosferin %78’ini oluşturan azot gazı, besinlerin ve kimyasalların saklanmasında kullanılır. Çok soğuk olan (-196°C) sıvı azotsa, çok düşük sıcaklıklarda gerçekleştirilmesi gereken dondurma işlemlerinde kullanılır. Sperm bankalarında spermlerin dondurularak saklanması, sıvı azotla gerçekleş tirilir. Ticari olarak en çok değer taşıyan azot bileşiği amonyaktır (NH3). Güçlü bir çözücü olan amonyak, gübrelerin bileşiğinde bulunan ve plastik endüstrisinde de önemli yeri olan “üre” maddesinin eldesinde kullanılır. Azot, proteinler başta olmak üzere, organik bileşik lerin yapısında yer alan çok önemli bir elementtir. Azotun tüm bileşikleri, ya oksitleyici özelliktedirler, ya da güçlü birer reaktiftirler. Bu nedenle de, uygun koşullarda şiddetli tepkimeler verirler. Bunların arasında TNT (trinitrotoluen), ve amonyum nitrat sayılabilir.
Oksijen
Bitkilerin ve hayvanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri, solunum gazı olan oksijenin (O2) varlığına bağlıdır. Atmosferin %21’i, oksijen gazından oluşmaktadır. Hastanelerde, solunum rahatsızlıkları gösteren hastaların tedavisi için de oksijen gazı sıkça kullanılır. Ayrıca çelik üretiminde, kaynak yapımında, suyun saflaştırılmasında ve beton eldesinde de oksijen kullanılır. Paslanma da, oksijenin varlığında gerçekleşir.