KATMAN1
Tüm çıkış noktaları korku mekanizmaları; ne olduğunu-olacağını bilememek dolayısıyla vücudun istem dışı reaksiyonu, adrenalin-kortizol artışı, kan basıncı artışı, kılların dikilmesi, nabız hızlanması, kan şekerinde yükselme, terleme, titreme vs…
Öte yandan kork kökünden gelen bu kelimeyi ancak yanındaki garnitürü ile anlamlandırabiliriz. Düşme, kaybetme, elde edememe, kaçırma korkuları…
Aslında korku bir yaşam mücadelesidir desek pek de yanlış olmaz. Karşı karşıya kaldığımız an içinde olasılık hesapları ile tahmin yürütüp yorum ve yargı biçimi…
Korku katman katmandır. Karşı karşıya kalabileceğimiz haller için de korkabiliriz. Kısaca korku ana yemektir ve biz onu çeşitlendiririz. Buda korkunun hep varolduğudur…
O zaman başlangıç korku diyebilirmiyiz?
Korkuya karşı güven kavramını oluşturmuşuz. Güveni güç, cesaret, yılmazlık gibi hislerle besleriz.
Beyinde korku merkezinin amigdala olduğu düşünülmektedir. Yapılan tetkiklerde sağ amigdalaya yapılan elektriksel uyarılar, negatif duygular ortaya çıkardı; özellikle korku ve mutsuzluk.
Sol yarım küre uyarılması, olumlu(mutluluk) ya da olumsuz-istenmeyen (korku, endişe, mutsuzluk) duygular açığa çıkarmıştır. Burda birkaç faktör var. Yapılan tetkiklerde 1sn ( algı için çok uzun) süren ve 50 hz lik frekans uygulandı ve bu ciddi bir baskı demek. Belki daha kısa süren ve daha düşük bir frakans farklı netice verebilir. Halen araştırmalar devam ediyor. Ancak gözden kaçmaması gereken nokta beyindeki belli noktalara uygun elektrik sinyali yolladığımızda fiziki yani 5 duyu ile gerçek kabul ettiğimiz dünyada hiçbirşey yokken o noktaya ait hissi yaşamaya başlamamız…
Buradan herşeyin başına tekrar dönüp ” gerçek nedir ” i bilmediğimiz için korku ve korkular başlar diyebilirmiyiz. Tüm bunlar, yaşadıklarımız insan aczini halının altına süpürmek için kendimize yaşattığımız yorumlar, yargılar olabilir mi?
Katman 1’de iken korku ve korkunun çeşitlendirilmesi içinde boğulup dururuz. Monotonluk enerjisi, istikrar vs bizi sakinleştirse de altta sürekli devam eden bir hazırlıklı olma dürtüsü vardır.
Vücudun korkuya verdiği tepki savunma mekanizmalarının çalıştırılmasıdır. Aslında işi bozan ” zannetme” dir…