“Kendine iyi bak” her nekadar tuhaf bir cümle ve anlatım olsa da kişiye; önem verildiğini, ihtiyaç duyulduğunu zannettirip, son güncellemesini koruması için söylenir. Daha önemlisi ise kişinin varolduğunu o kişiye hatırlatmasıdır. Buradan girdiğimizde birçok varolma hali ortaya çıkar.Hatta sıraya bile sokabiliriz;
1.derece: sadece bakma, etrafta olan biteni umarsızca görme
Görme işlemi (1. derecede) beyine ulaşmaz. Yaşanmışlıklar göz sinirlerinde kopukluk kısa devre vs. yaptığından görüntünün elektrik sinyalleri gözün arkasında birikerek göz bozulmasına yol açar. (şaka tabi ki ama olası) Yaşamla ölüm arasında sadece anatomik iflasın işleme zamanı kalmıştır. Genellikle yatağa düşmüş, yoğun bakıma girmiş insanların durumu olsa da bazen yaşanmışlıklar sonucu insan zamansızca bu duruma girebiliyor. Yaşama devam etmek adına yapılabilecek tek şey çok güçlü bir şok veya çok güçlü bir sevgi.
2.derece: etrafında gelişen hayata bakma ve refleks cevaplar verip şaşırma
Bu derece vazgeçme sınırıdır. İnsan yaşamaktan vazgeçmiştir ama ölümle ilgili bir bilgisinin olmaması sonucu ölüm korkusu zorlamaktadır. Öğretilmiş sistem ve sadece beş duyu ile yaşanılan bir hayat eğer bunların oluşturduğu hayallerle buluşamaz ise ortaya vazgeçme ve duyarsızlık çıkar. Duyarsızlık insanın kendine duyarsızlığından başlayarak her tarafa yayılır. Kurtulmanın yolu hayallerden vazgeçme olsa da bu, ölüm sürecini başlatır. Bu derecede ayrıca yoğun negatifliklerin oluşturduğu tepki eşiği düşüklüğü de ortaya çıkabilir.
3.derece: bakma, görme ve hafıza kayıtları
Bu katman biraz tuhaf, biraz donukluk içerir. Yaşanılan anlarda bakma işlemi gerçekleşir ve hafızadaki kayıtlar üzerinden eşleştirme yapılır. Ancak tepkisizlik vardır, çünkü karar verme zorlaşır. Zamanın yönünü tartışabileceğimiz bir katmandır. Geçmişe bakıp geleceğe yol alırken geçmişte yol almak gibi bir durum ortaya çıkar. Bu katman korkuların, kaygıların katmanıdır.
4.derece: görme ve can çekişme
Dört ve beşinci katmanlar birbirlerine yakın olsalar da yönleri farklıdır. Dördüncü katman gerçekten görmenin başladığı ancak üçüncü derecenin izleri dolayısıyla karar alınamadığı bir süreç içerir. Can çekişme başlar, pişmanlık, keşkeler…. değersizlik duygularına kadar gider.
5.derece: görme ve zannetme
Eğer dördüncü dereceyi sağlıklı aşamazsak negatife yol alırız. Bu kimin için kötü bu tartışılabilecek bir durumdur. Görme durumu yerine oturdukça öyle sanma, zannetme eminliği baş gösterir. Bu kibire kapılan kişi etrafında bir girdap oluşturup hayatı şekillendirmeye başlar. Kişi açısından buraya kadar bir sorun yok gibi gözükse de benzer bir yapı (kişi) ile karşılaşıldığında ciddi problemler başlar. Zannetme insan için en tehlikeli durumlardan biridir, dikkat gerekir.
6.derece: sınır
Kişi bu seviyeye gelebilecek mi? Bu seviye bize bundan önceki seviyelerin sağlıklı geçişleri ile gelebilir. Boyutların algılanması, hayatı bir
kenarından tutmak, zannetmek ile boşluğun farkına varmak buralarda başlar. Anahtar sevgidir. Aynı zamanda algıların açılarak farkındalığın başladığı en alt basamaktır.
7.derece: yaşama
Bu alan insanın bütünselliği kavraması ile ilgilidir. Normalde göz karşısındakinin hepsini görmez ve kalanı beyin tamamlar. Beynin tamamlaması da bize öğretilmişlerle olur, yani göremediğimiz şeyleri bilmediğimiz şeylerle tamamlayamayız. Ancak bu dereceye gelmişsek hislerimiz de kuvvetlenmiştir, beş duyu organının verilerini bütünsel bir bakışla birleştirme ve zamanı kendimize göre genişleterek birleşme başlamıştır. En güvenli ama en tehlikeli bölgedir. Çünkü iyi ve kötü bu alanda birleşir. Eğer yaşam ahlakına ulaşamamışsak başkaları için tehlike oluştururuz.
8.derece: görme ve kontrollü kontrol
Ilıman bölge, matrix farkındalığı derecesi. Burayı şöyle düşünelim; yüksek ve geniş bir dağ, kişi bu dağın zirvesine yeni çıkmış, en tepedeki kayanın üstünde tek ayak duruyor. Bu derece yaşanılacak şeyler ise; muhteşemlik, azamet, ululuk, zannetmek, sonsuzluk, aşk….
Tüm bunlar aşırı baş dönmesine yol açar, acemi birisi için baygınlık verir. Eğer buraya tam sağlıklı gelemediysek aşağı düşmek bir andan bile kısa olabilir. Hatta gelgitler bile olabilir, çünkü bağımlılık etkisi vardır.
9.derece:başka hayatların var olduğunu görüp şaşırma
İnsan tecrübe etmeden değer bilmez, başına gelmeden anlamaz demek yeterli bu bölgede. Bu ona farklı insanların farklı düşünerek farklı yaşamlar, hayatla ilgili farklı biçimler olabileceğini gösterir, karşılığı şaşkınlıktır.
10.derece: sadece kendi gördüğünü bakma
Küçük yaştan başlayarak insanlara böyle bir eğitim verilir. Bu eğitim beş duyu organının radarına girenleri var kabul edip onların üstüne hayat inşa etmektir. Bu biçimde hep “en”ler vardır. En başarılı, en zengin, en akıllı vs…Finalde bir çiftlik ve doğa hayali oluşur. Çünkü böyle bir hayat doğal bir hayat ( hatta hayat) olmadığı için insan kendi doğasını özler. Aynı zamanda kibir ve egonun ön planda olduğu bu durum zaten beş duyu organının beşinin de kusurlu oluşundan dolayı yanlış temellenir ve sadece “zan”lardan oluşan saplantılı bir hayat ortaya çıkar. Enteresan olan başkası müdahale etmedikçe veya müdahil olmadığı sürece atomik düzeydeki dengeden dolayı inanılan herşey gerçekleşir ki bu kişiyi daha da saplantılı, kibirli yapar.
Dereceler arasında atlamalar, geri dönüşler olabilir. Burada sıralı bir yapı olmaz. Altıncı derece sınırdır ve yedinci derece dikkat ister.