İnsan-Frekans-Sağlık (uyum)

Bugün geldiğimiz noktada “var” olan herşeyin bir frekansa sahip olduğunu (megahertz) ve etkileşim içinde olduklarını ölçebiliyoruz.
İnsan organizmasındaki tüm hücrelerin de kendi titreşimlerinden oluşan frekansları vardır.
Tüm titreşimlerin toplamı kişinin genel frekansını oluşturur.
İnsanın (organizma) yaydığı elektromanyetik frekanslar bireysel frekans alanını oluşturur.
Hücrelerden başlıyarak oluşan genel frekans uyum içinde ise sağlıklı olmaktan bahsedebiliriz.
İnsan dış dünya ile ilişki kurarken dış frekanslara maruz kalır.
Gözle görülen ve görülmeyen herşeyin titreşimi, frekansı vardır.
Virüs, bakteri, mikrop, parazit, mantar ve benzeri yapıların da frekansları olduğu gibi yediklerimiz ve içtiklerimiz de kendi frekansları vardır.

Düşüncelerin, hislerin, duyguların frekansları vardır. Negatif düşünceler 75 frekans oluştururken sadece sevgi 700 frekansa sahiptir.

Zamana bağlı olarak yaşadığımız hayat karşılıklı olarak frekans alışverişleridir. Yediğimiz, içtiğimiz bir şeyin frekansı bizim frekanslarımızı etkilediği gibi, yaşadığımız her düşünce de titreşimler bütünlüğümüzü etkiler.

Farkındalık (süreç manasında) insanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak titreşimlerini dengede, uyumlu tutmasını sağlayabilir. “Sağlığıma dikkat ediyorum” diyen birinin söylediği gibi.

Vücüdun bütünündeki uyumu beş duyu ve düşünceyi yönlendirerek sağlayabiliriz. Güzel bir koku, şeçilmiş bir müzik, doğa görüntüleri, lezzetli bir yemek, sevilen bir şeye dokunmak bunu sağladığı gibi sadece düşünerek te uyum, ahenk, harmoni sağlanabilir.

Olumsuz düşüncelerin insanın genel frekansını 12 MHz (12000000 hz) kadar düşürdüğü, olumlu düşüncelerin frekansı 10 MHz kadar yükselttiği bulgulanmıştır. Meditasyon ve dua gibi çalışmalar frekansı 15 MHz kadar yükseltmektedir. (Megahertz: saniyede bir milyon kez döngü yapar, ki bu elektrik hızından da fazladır)

Sağlıklı bir insan vücudunun 62-72 MHz’lik bir frekans aralığı var. Bu değerler nümerik olarak bakıldığında yaklaşık olarak la ve re aralığıdır. (4’lü aralık) Hastalık ve rahatsızlıklar, uyumsuzluklar 58 MHz’de başlar. (442 hz La)

Gül: 320 MHz
Altın Otu: 181 MHz
Günlük/Buhur: 147 MHz
Lavanta: 118 MHz
Solucan otu: 105 MHz
Sarı papatya: 105 MHz
Melisa: 102 MHz
Ardıç: 098 MHz
Turunçgiller: 091 MHz
Melek otu: 085 MHz
Nane: 078 MHz
Fesleğen: 52 MHz

İnsan Beyni 72-90 MHz
İnsan Bedeni (Gündüz) 62-68 MHz
Soğuk algınlığı belirtileri 58 MHz
Grip belirtileri 57 MHz
Kandida 55 MHz
Epstein-Barr 52 MHz
Kanser 42 MHz
Ölüm başlangıcı 25 MHz
İşlenmiş/Konserve 0 MHz
Kuru otlar 12-22 MHz
Taze otlar 20-27 MHz

Uçucu yağ molekülleri solunduğunda ya da cilde uygulandığında vücut dokularına özgü frekanslarla rezonansa girerler. Böylece elektromanyetik titreşimlerimizi artırarak şifa verirler. Koku molekülleri burun yoluyla limbik sistem adı verilen beyin bölgesine ulaşır. Burası aynı zamanda bellek ve duygu durumumun da işlendiği yer olduğundan kokulara verilen tepkiler duygu yoğun olur.

Vücuda dışarıdan alınan maddeler de vücut ile değişik düzeylerde iletişime girer. Karşılaşılan bir toksinin titreşimi, vücudu rahatsız edici ve zararlı bir frekans özelliğine sahip olması nedeniyle hücreler arası iletişimde bozulmaya yol açar. Bu bozulma biorezonans cihazı ile tespit edilebilir ve düzeltilebilir. Vücuda yararlı bir maddenin yani vücudun rezonansı ile uyumlu bir maddenin frekansı ise tedavi amaçlı kullanılabilir. Bu mantık kullanılarak ‘alerji testleri’ yapılabilir, alerjen tespit edilip tedavi edilebilir. Tüm bu bilgilere rağmen, unutulmaması gereken diğer etmenler ise bağışıklık sisteminin stres ve duygusal dalgalanmalardan etkilenmesidir.

Robert O. Becker tarafından yazılan The Body Electric adlı kitabında insan sağlığı ve hastalıkların tesbitinde elektrik frekanslarının önemine yer verildi. 1920’de Raymond Rife “frekans jeneratörü”nü geliştirdi; değişik frekanslarla kanser hücreleri ve bazı virüsler üzerinde tahribat yaratmayı başardı. Nikola Tesla’ya göre, vücudumuza dışarıdan etki eden bazı elektromanyetik frekansları ortadan kaldırabilirsek, vücudumuzun hastalığa ve bağışıklık sistemimize karşı direnci güçlenecektir. 1992 yılında Bruce Taino icat ettiği “biyolojik frekans monitörü” ile sağlıklı insanın ve gıdaların frekansını ölçmeyi başardı. Washington’daki Eastern State Üniversitesi’nden Dr. Bruce Tainio’nun bu konuda çalışmalrı vardır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: